Gayrettepe Metro İstasyonuna yolu düşenler bilir, Metro’ya inerken merdivenlerin yanında “Diyalog Müzesi” vardır. Yıllardır defalarca önünden geçtiğim, internetten araştırıp “bu tecrübeyi deneyimlemek istiyorum” dediğim ama ayaklarımın bir türlü gitmediği bir yerdi burası. Farklı ve etkileyici bir tecrübe olacağını içten içe tahmin ediyormuşum galiba.
Birkaç gün önce gayet spontane bir biçimde kendimi orada buldum. Yanımdaki arkadaşımla beraber “haydi yaparız” deyip birbirimizi cesaretlendirerek müzenin Karanlıkta Diyalog bölümü için biletlerimizi aldık ve içeri girdik.
Kısaca açıklamak gerekirse, Karanlıkta Diyalog Müzesi yaklaşık 1 saat boyunca, yanınızda görme engelli bir rehber eşliğinde simsiyah bir İstanbul gezintisi yapmanıza olanak sağlıyor. Boğazda vapura biniyor, Taksim’de tramvay yolculuğu yapıyor, sokaklarda, semt pazarında geziyor, sinemada film izliyorsunuz. Aslında bildiğiniz bir şehri, bilmediğiniz bir şekilde tecrübe ediyorsunuz.
İçeri girerken görme engellilerin kullandığı bir baston veriliyor öncelikle. Burası kısmen aydınlık bir giriş bölümü. Bastonu nasıl kullanacağınızla ilgili ufak bir bilgi veriliyor ve daha karanlık olan iç kısma geçmeye başlıyorsunuz.
Bizim grubumuz 4 kişiydi. İçeride görme engelli rehberimiz Özden Çetin bizi karşıladı. Karşıladı diyorum ama sesiyle karşıladı diye detay vermek iyi olur. Çünkü içerisi zifiri karanlık olduğundan siluet olarak bile hiçbir şey görmemiz mümkün değildi. İlk saniyeler “bu karanlıkta 1 saat nasıl geçecek” dedim açıkçası. Görmeden adım atmanın ne kadar zor bir şey olduğunu size anlatmam mümkün değil. Gezi boyunca sağ ya da solunuzdaki duvara bir elinizle dokunarak o duvarı takip ediyorsunuz. Bastonun olduğu eliniz de değişebiliyor. Belki bunu okurken “ne var canım duvarın yanından yürümüşsün” diyebilirsiniz. Ama inanın durum bu kadar basit değil. Hiçbir şey görmeden yürümek çok ama çok zor.
Sonra birkaç adım da olsa duvara dokunmadan adım atmanız gereken yerler de var. Uzay boşluğunda hareket etmeye çalışır gibi hissediyorsunuz. Uzay boşluğunda hareket etmek nasıl bir şey, bunu bilmiyorum tabiki😊 ama bu şekilde tanımlamak doğru gibi geldi. Göremediğiniz için hiçbir referans noktanız yok çünkü. Özden Bey’in ya da gezi arkadaşlarınızın seslerine odaklanıyorsunuz. Boşlukta ilerlerken ellerimi bir şeye dokunmak umuduyla sağa sola savurduğum anlarda, önde ilerleyen arkadaşımın montuna dokunduğumda hissettiğim mutluluğu anlatamam😊
Özden Bey bu gezi sırasında bize çok önemli bilgiler verdi. Aslında yazının amacı fırsatınız varsa bu müzeyi lütfen gezin demek. Ama gezme imkânınız yoksa da lütfen buradan itibaren yer alan birkaç satırı dikkatlice okumanızı rica ediyorum.
Yolda görme engelli bir kişiyle karşılaştığınızda;
- Ondan izin almadan fiziksel temasta bulunmayın, ona dokunmayın.
- Öncelikle adınızı söyleyin, eğer isterse yardım edebileceğinizi belirtin. “Adım … , ben … yönüne gidiyorum, size yardım etmemi ister misiniz?” gibi cümleler kullanabilirsiniz.
- Mümkün olduğunca uzun konuşun ki, sesinizden sizin iyi niyetli yaklaştığınızı anlayabilsin.
- Yardım isterse kolunuza girebileceğini belirtin. Siz onun koluna girmeyin ya da elinden kolundan tutup çekiştirmeyin.
Bunlar ufak ama görme engelliler için çok önemli noktalar. Şehirlerimiz onların rahatça hareket etmesi için çok uygun değil. En azından bizler nasıl yaklaşacağımızı öğrenirsek, hayatlarının biraz daha kolaylaşmasına katkı sağlayabiliriz.
Bu güzel tecrübe için emeği geçen herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Bazı şeyler sadece seyrederek anlaşılmıyor, tecrübe etmek ayrı bir farkındalık getiriyor. Siz gidin, çocuklarınızı götürün.
Bu arada buraya gezi düzenleyen okullar da varmış. Çocuklara bu farkındalığı kazandırmak gerçekten önemli.
Müzenin bir de Sessizlikte Diyalog kısmı var. Burası da yakın zamanda gideceğim yerler arasında.
Eğer siz de benim gibi 10 senedir açık olan bu müzeye henüz gitmediyseniz hatırlatmış olayım.
İncelemek isterseniz
https://www.istanbuldiyalogmuzesi.org/
Sevgilerimle.
Senem Özkan
Mart 2024